LÖSEV

Sanatın her alanında “Deniz Barut”

Sanatın her alanında “Deniz Barut”

Arka arkaya dönem dizilerinden oynamıştınız. Bu tür projelerde yer almak nasıldı? Yine bir teklif gelse kabul eder misiniz?

Evet art arda dönem oynamak benim için çok yorucu ama tartışmasız çok ilham verici bir süreçti. Ben dönem dizilerinin, oyuncuya, karakteri ele alırken hem ruhen, hem de fiziken çok fazla malzeme verdiğini düşünüyorum. Hele bir de yaşanmış bir olayı, var olmuş bir karakteri oynuyorsanız çok daha zengin olanaklara sahipsiniz demek oluyor. Daha detaylı ve keyifli bir hazırlık süreci hazzı yaşatıyor. Nasıl otururlar, nasıl konuşurlar, nasıl gülerler, ne yerler, ne içerler gibi hayal etmeniz ve öğrenmeniz gereken onlarca detay. Sosyolojik olarak da birçok farklılık oluyor tabii ve bu hiç tatmadığımız duyguları oynamak çok daha keyifli. Mesela tuzun pırlanta değerinde olduğu, tuz için savaşların çıktığı zamanlarda oynuyorsanız, yemeğinize tuz eklediğiniz bir sahnedeki tavrınız elbette bugünkünden çok daha farklı oluyor. Dönem oynamaktan çok keyif alıyorum. Yine oynamak isterim.

 

 

Tarihe ilginiz var mı? Kimisi bir yapımla öğrenir, kimisi gezerek öğrenir, kimisi  okuyarak. Sizde bu nasıl?

Ben okumayı tercih ediyorum öncelikle ve okuduğum döneme dair izlediğim her proje beni ayrıca heyecanlandırıyor. Daha farklı bir gözle izliyorsunuz o zaman. Yaratıcı ekibin yaptığı hiçbir dokunuşu kaçırmıyorsunuz. Tarihe ilgim var. Şiddetli bir şekilde. Herkesin olmalı diye düşünüyorum. Bugünün ve yarının tüm kodları dünde gizli. Hele kendi yaşadığımız toprakların tarihini bilmek her şeyden çok daha önemli. Hangi kaynaktan olursa olsun ama yeter ki doğru bilgiye ulaşılsın. Malum tarih söz konusu olunca sağlama yapmak hep gerekli.

     

 

Canlandırdığınız karakterlerden sizde en çok etki bırakanı, size en çok katkı sağlayanı hangisiydi?

“Destan” dizisinde oynadığım “Ulu Ece” karakterinin bendeki etkisi çok büyüktür. Arka planda, dönemine ait çok sıkı çalışılmış bir projeydi. Ulu Ece karakteri dönemin dini, dili, tavrı konusunda en zengin karakterlerden biriydi. Benim için keyifli bir yolculuk ve büyük bir şanstı.

 

 

Şimdilerde yeni tiyatro oyununuzu sergiliyorsunuz. Ferenc Karinthy’nin yazdığı “Gellert Tepesi’nde Düş ve Gerçek”in konusunu, bilmeyenler için anlatır mısınız?

Bende yeri çok özel bir oyun oldu. Hayatımda verdiğim en doğru kararlardan biri bu. Gellert Tepesi’nde Düş ve Gerçek; savaşta, gittikçe daralan bir kuşatmada, her şeyini kaybetmiş ve bir sığınakta mahsur kalmış iki yabancının hikâyesi. Güvenli olduğunu düşündükleri sığınakta, her şeye rağmen hayaller kurup, oyunlar oynayarak hem savaşın dehşetiyle mücadele etmeye çalışır hem de birbirleriyle yüzleşirler. Düşler yarım, hayaller başkalarının ellerinde… Bu deneyimi yaşamak ve empati kurabilmek adına herkesi bekliyorum. Ne acıdır ki dün ve bugün arasında hiçbir fark yok. Bugün hâlâ dünya toprakları üzerinde bazılarımız aynı duyguları, bu çaresizliği yaşıyorlar.

 

Sanatın pek çok dalıyla ilgileniyorsunuz. Müzik, edebiyat, oyunculuk... Peki müjdeleyeceğiniz yeni projeleriniz ya da yönelimleriniz olacak mı?

Üretim konusunda kendimi sınırlamaktan hiç hoşlanmıyorum. Hayalini kurduğum her şeyi hayata geçirmek en büyük amacım. Yazıyorum, çiziyorum, oynuyorum. Hepsini ehil ve akil akıllara sunup, geçer akçe onay alıp, belli bir noktaya getirdikten sonra gün yüzüne çıkaracağım mutlaka. Gelen sinema ve dizi projelerini değerlendirmeye devam ediyorum. İçinde olmak istediğim bir işle en kısa zamanda yine seyirciyle buluşmak istiyorum ve şimdilerde aklımda bir fotoğraf projesi var. Ona yoğunlaşmış durumdayım. Kısa zamanda paylaşmak dileğiyle. Sizlere çok sevgi yolluyorum. (MAG)

 

 

 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.