LÖSEV

Onay: Aldığımız cinsel eğitim, bitkilerin polenlerinden öteye geçemedi

Onay: Aldığımız cinsel eğitim, bitkilerin polenlerinden öteye geçemedi

Özellikle sosyal medyada büyük bir kadın hayran kitlesine sahipsiniz. Biraz kendinizden bahseder misiniz?

Aslında cinsellik eğitmeni olarak çalışmaya başlamadan önce uzun yıllar Avrupa Birliği uzmanı olarak çalıştım. Uluslararası İlişkiler mezunuyum, lisansın ardından Danimarka’da Avrupa Birliği Politikaları üzerine yüksek lisans yaptım. İş hayatının yoğunluğu ve stresi ile zaman içinde yogaya başladım. Süreç de ondan sonra başka bir yöne doğru evrilmeye başladı. Önce yoga hocalığı, hamile yogası eğitmenliği, bu süreçte verdiğim eğitmen eğitimleri, Türkiye’nin ilk beş doğuma hazırlık eğitmeninden biri olma, ardından Doğumda Kadın Hakları Derneğini kuruşumuz ve bir dönem de başkanlığını yapmam şeklinde gitti süreç. Aynı dönemde; Amerikalı bir doktor -aynı zamanda ebe ve bitkisel tıp uzmanı- olan Aviva Romm’dan dört yüz saatlik, kadın sorunları odaklı bitkisel tıp eğitimi almamın ardından bitkiler üzerindeki toplamda bin saat civarı eğitimlerimin sonunda bitkisel formülasyonlarını yaptığım kendi markam Yuvaluna’yı kurdum. Uzun bir müddet menstrüasyon ve doğurganlık üzerine araştırmalar yapıp içerikler ürettim.

Bu sürece paralel şekilde duygusal dayanıklılık ve sinir sistemi üzerine üç yıllık bir eğitimi bitirdim. Beden, menstrüasyon, doğurganlık, annelik vb. konulara duyduğum ilgi bir noktada cinsellik konusuna da çekilmeme sebep oldu. Avustralya merkezli Institute for Somatic Sexology’nin düzenlediği dokuz aylık eğitimin sonunda cinsellik eğitmeni / rehberi oldum. Bu sene de Ankara’da üniversiteye, Psikoloji lisansına başladım.
Eş zamanlı olarak Londra’da da üç yıl boyunca devam edecek olan Cinsel Terapist / İlişki Terapistliği eğitiminde öğrenciyim.

 

Cinsellik üzerine konuşmaktan bile utanılan bir dönemde, siz bilgilendirme amaçlı pek çok eğitime imza atıyorsunuz. Verdiğiniz eğitimlerden biraz bahseder misiniz?

Eğitim gibi değil de, daha çok sohbet havasında geçtiği için “buluşmalar” demeyi tercih ediyorum. Her şeyden önemlisi; bizimki gibi bir coğrafyada bu kadar kadının bir araya gelip çekinmeden, özgürce bu konuları dinliyor ve deneyimlerini paylaşıp sorularını sorabiliyor olmasını çok kıymetli buluyorum. Buluşmaları online platform üzerinden yapıyoruz ve dünyanın her yerinden kadınlar katılıyor. İlişkilerimizde tutkulu ve heyecanlı cinselliği bulmak ve sürdürmekten tutun da sevişme eyleminin kendisinin içindeki süreçlere dair çok farklı konulara değiniyoruz. Hayatımızın hiçbir döneminde bu bilgiler bize öğretilmedi. Şimdiye kadar ne “öğrendiysek” ya cinsel içerikli film endüstrisinden -ki asla gerçek hayatı yansıtmadığı gibi yanlış çok fazla şeyi doğru sanmamıza sebep oldu- ya da eski partnerlerimizde deneyimlediğimiz şeylerden öğrendik. Bunlar çoğu zaman keyifli, tatmin dolu sevişmelere dönüşemedi. İletişime dair de keza bize öğretilen hiçbir şey yok, oysaki cinsel iletişim her şeyin merkezi.

 


Biraz da Yuvaluna’dan bahseder misiniz?

Yuvaluna, yaşamı kutlamayı ve kutsamayı önemseyen; konuşulmayanı konuştuğumuzda, bilgiyi ve deneyimi paylaşmaya başladığımızda dünyanın değişebileceğine inanan bir online platform ve aynı zamanda da bitkisel ürünlerimin marka ismi. Online platforma; vakti zamanında benim birebir tanıdığım, yaptığına güvendiğim kadınları da yazar olarak davet ettim. Orada feminizmden ebeveynliğe, hazdan sağlığa kadar farklı alanlarda çok kıymetli konularda işlerine güvendiğim kadın arkadaşlarımın da yazıları mevcut.


Haz+ mektuplarda okuyucularınızı neler bekliyor?

Haz+ mektupları ayda bir kez abonelerle buluşturuyorum. Aşka, cinselliğe, ilişkilere dair yazılar, kendi hayatımdan, ilişkimden örnekler, ilişkilerimize -hem kendimizle kurduğumuz hem de partnerlerimize- dair keşifler yapmamızı sağlayabilecek, üzerinde düşünebileceğimiz bolca soru, duyumlarımızı harekete geçirebilecek film, kitap, görseller ve müzikleri içinde barındıran mektuplar bunlar.


Daha iyi bir cinsel hayat için ne önerirsiniz?

En önemli önerim iletişimdir. Her birimizin ihtiyaçları, istekleri hem birbirimizden çok farklı hem de zaman içinde -aynı ayda farklı günlerde bile- değişebiliyor. İletişim kurmadığımız sürece bunları bilmemiz imkânsız. Kimse bir başkasına nasıl özenle dokunacağımızı anlatmadığı gibi, çoğumuza bedenlerimizi sevmek öğretilmedi, ona özenli ve şefkatli davranmamız teşvik edilmedi. Bedenimize olan dokunuşlar hep bedenimizin kendi bilgeliğini yok sayar haldeydi çocukluğumuzdan beri. Aldığımız cinsel eğitim, bitkilerin polenlerinden öteye geçemedi. Kimse kendi keyfimizin önemli olduğunu anlatmadı. Hep başkalarını memnun etmek üzerine yetiştirildik ve hiç kimse bize hazzımızın sorumluluğunun bizde olduğunu söylemedi. Hep başkalarından bekledik. Hep birileri neyi nasıl sevdiğimizi bilsin istedik. Kimseye ihtiyaçlarımızın ne olduğunu söyleme cesaretimiz olmadı; çünkü ya o ihtiyaçları söylediğimizde reddedilir ve kabul edilmezsek diye korktuk. Peki, ya ihtiyaçlarımızı ifade edebilmemizi sağlayacak kadar kendimizle çalıştık mı? Kendi bedenimizle hemhal olduk mu? Biz bildik mi o ihtiyaçları? Utanmadan, önce kendi bedenimize dokunduk mu? Hangi mesajları aldık büyürken? Hangi kodlarla büyüdük?

İşte bence cinsel hayatımızı renklendirmek için önce buralara bakmak ve bu konularla çalışmak gerekiyor. Yoksa “ona küçük sürprizler yapmak”, sadece arada “tatlış” hissettirmekten öteye gidip ihtiyacımız olan duygusal ve cinsel tatmini ne yazık ki sağlamıyor.

Diğer yandan sevişme eylemini sonuç odaklı değil de süreç odaklı bir zemine taşımak elzem. Bunun yanı sıra kaç kere seviştiğimize değil, sevişmelerimizin kalitesine bakmak. Sevişmelerimiz ikimize de keyif veriyor mu? (Her sevişmemiz muhakkak bizi göklerde hissettirecek diye bir kaide olmamakla beraber, “İçinde bulunduğum deneyimden keyif alıyor muyum?” önemli bir soru.) Sevişmelerimizi düşündüğümde heyecanlanıyor muyum? Sevişme dediğimiz şeyi mutlaka penetrasyonla bitirmek zorunda hissediyor muyum, yoksa her türlü oynaşma bizim için sevişme sayılabiliyor mu? Gün içinde ne kadar temas ediyoruz? Arada keyifli telefon konuşmalarımız, mutfakta üç saniyeden uzun süren öpüşmelerimiz, gün içinde mesajlaşmalarımız oluyor mu? Bahsettiğim ve hep savunduğum şey, sevişmelerimizin kalitesi -ki kaliteden kastım aldığımız haz, keyif. Farkındaysanız orgazmdan bahsetmedim bile. Olsa tadından yenmez orası kesin; ama her sevişmenin orgazmla sonuçlanması şart mı? Asla değil. Keyif ve tatminle peki? Evet lütfen. (MAG)

 

 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.