Yavuz Ağıralioğlu: 'Seçimle gelen, seçimle gider ve aksi düşünülemez'

Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu gazeteci Fatih Altaylı'nın gözaltına alınmasına ilişkin açıklama yaptı.

Ağıralioğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Altaylı'nın gözaltına alınmasının ve hakkında soruşturma açılmasının demokratik bir hukuk devletinde kabul edilemez olduğunu belirtti.

Altaylı'nın yayınında sarf ettiği sözlerin Cumhurbaşkanı'na tehdit olarak nitelendirilmesini eleştiren Ağıralioğlu, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik bir hukuk devleti olduğunu ve seçimle gelenlerin seçimle gitmesi gerektiğini vurguladı. Bu nedenle, sözlerin tehdit olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını savundu.

Devletin hukuka bağlılığının, düşünce ve ifade özgürlüğünün sınırlarını genişletmesiyle mümkün olduğunu ifade eden Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu eleştiriye tahammül gösteren, hukuku keyfilikten uzak tutan ve herkese aynı ölçülerle yaklaşan devletin güçlü devlet olduğunu belirtti.

Fikirleri suç, eleştiriyi tehdit olarak gören bir tavrın, güçlü devlet hedefini zedeleyeceğini sözlerine ekledi.

 

Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu açıklamasında şu ifadeleri kullandı;

 

Sayın Fatih Altaylı’nın yayınında sarf ettiği sözleri gerekçe gösterilerek gözaltına alınmış olması, hakkında soruşturma açılması; memlekette saltanat varmış, padişah varmış da bir de canına kastetmeye cesaret edilmesine müsaade edecek bir irade boşluğu doğmuş gibi bir ciddiyetsizlikle bizi karşı karşıya bırakır.

 

Sayın Cumhurbaşkanı padişah mı ki, bu sözler tehdit olsun? Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir hukuk devletidir. Seçimle gelen, seçimle gider ve aksi düşünülemez. Dolayısıyla da bu sözlerin Sayın Cumhurbaşkanına tehdit olması söz konusu olamaz.

 

Devletin hukuka bağlılığının emaresi, temelde “düşünce ve ifade özgürlüğünün” sınırlarını olabildiğince geniş ve herkes için eşit olarak tesis edebilmesidir.

 

Eleştiriye tahammül gösterebilen, hukuku keyfiyetten uzak tutabilen, herkese ve her düşünceye aynı ölçülerle yaklaşabilen devlet, güçlü devlettir.

 

Fikirleri suç, eleştiriyi tehdit, muhalif düşüneni şüpheli, itiraz edeni sanık sandalyesinde gören tavır, herkesten önce “güçlü devlet” hedefimize zarar verir.

 

Devletin vakarını “muhalefet edene parmak sallama” keyfiyetine, “tutup götürme” tehdidine eşitlemekten kaçınmak, devlet ciddiyetinin gereğidir.